Sınava öğrenciler girecek, elbette bu durum aileleri de ilgilendiriyor.
Bu bakımdan onlara bazı öneriler hazırladım.Önce sorunlara değineceğim,
ardından önerilere geçeceğim.
Sınava Hazırlık Sürecinde Yaşanan Sorunlar
İletişim kazaları: Sınava hazırlık sürecinde anne ve
babalardan şunları duyuyoruz: “Ne söylesek kabahat, çocuğumuzu gergin ve
yorgun gördüğümüz zaman kendini bu kadar hırpalama, dünyanın sonu değil,
eğer olmazsa önümüzdeki yıl hazırlanırsın, dediğimizde çocuğumuz
kendisinden umudu kestiğimizi zannediyor.
“Sana güveniyoruz,başaracaksın biliyoruz.” dediğimizdeyse “Benden ne
kadar çok şey bekliyorsunuz,herkes benden bir şeyler bekliyor, bu kadar
beklentiyi nasıl karşılayabilirim?” diye yakınıyor. Aile bu durumda
nasıl davranacağını bilemez bir duruma geliyor.Öğrenciyle anne babanın
birbirlerini yanlış anlama eğilimi bu dönemde artar.
Aşırı duyarlılık (Tepkisellik ya da alınganlık): Bu dönemde
kız öğrencilerde alınganlık, kolay ağlama, odasına kapanma,
içe dönüklük; erkek öğrencilerdeyse kolay öfkelenme, agresif
davranışlarda bulunma görülmektedir.
Velinin kaygısının yansımaları: Öğrencinin sürekli aynı
tempoda çalışması oldukça zordur. Öğrencinin zaman zaman ders
çalışma motivasyonunun düşmesi velilerin ders çalışma sistemine müdahale
etmelerine neden olmaktadır. Bu müdahaleler öğrenci tarafından sert
tepkilere veya hiç çalışmamak gibi pasif tepkilere de yok açabilir.
Ayrıca sınava kısa bir süre kala velilerin de kaygısı artmaktadır.
Meslek seçimine müdahaleler: Her aile çocuğu için rahat ve
mutlu bir gelecek hayal eder. Ancak çocuğunuz mesleğini özgür
iradesiyle seçmelidir. İleride çocuğunuz meslek yaşamında yaşadığı en
küçük bir sorunun sonunda size “Bu mesleği sizin yönlendirmenizle
seçtim, sizin yüzünüzden mutsuzum ve bunun ne yazık ki geri dönüşü de
yok.” gibi bir ifade kullandığında kendiniz hiçbir zaman
affedemeyebilirsiniz.
Veliler Neler Yapmalı
Olağan davranın: Sınava hazırlık süresince veya sınava kısa
bir süre kaldığında evdeki düzen ve genel hava “her zamanki gibi”
olmalı.Örneğin sınava bir hafta kala annenin sürekli çocuğun en sevdiği
yemekleri yapması bile olağanüstü davranma durumudur.
Sorumluluk ve öz güven önemlidir: Sınava hazırlanıyor diye
öğrenciye hiç sorumluluk vermemek doğru değildir.Örneğin odasını
toplaması, alışveriş yapması, sofra hazırlanması veya toplaması olağan
sorumluluklardandır.
Onun gençlik döneminde olduğunu hatırlayın: Sınava hazırlık
sürecinde ergenlik döneminin en zorlu dönemleri atlatılmış olsa bile
unutmayın ki çocuğunuz hâlâ çok genç. Ondan tipik yetişkin davranışları
sergilemesini beklemeyin. O elbette artık çocuk değil ama henüz
tecrübesiz bir birey.
Sevgiyi şartlı sunmayın: Birçok öğrencimiz üniversiteye
girememe durumunda anne ve babalarının kendilerine yönelik sevgi
ve güvenlerini kaybedeceklerini düşünmektedir. “Başarılı olursam beni
daha çok severler.” düşüncesine öğrencilerimizde rastlamaktayız.
Başarılı ya da başarısız, her koşulda onların yanında olacağınızı onlara
hissettirmelisiniz.
“Ya olmazsa?” sorusunu birlikte yanıtlayın: Bu yıl
üniversite olmazsa hangi alternatiflerin gündeme geleceği mutlaka
önceden belirlenmeli. Burada karşılıklı açıklık önem kazanacaktır.
Huzurlu bir ortam yaratın: Her ailede zaman zaman tartışma
ve çekişmeler olur. Olağan tartışmalar sağlıklı iletişimin de
göstergesidir. Ancak tartışmaların huzur bozacak düzeye gelmemesine özen
gösterin.
Yasaklamak yerine kısıtlamayı deneyin: Çocuğunuzun tüm
yaşamını sadece ders çalışma davranışlarıyla doldurmasını,
sürekli ev-okul-kurs üçgeni içinde gidip gelmesini beklemeyin. Dersin
dışında her şeyi yasaklamak, başarıyı getirmeyecektir. Ders dışı
etkinliklerin bir kısmını öğrenci kendi isteğiyle kısıtlamalıdır.
Anlaşma yapın: Son yıllarda sınava hazırlık sürecinde cep
telefonu ve özellikle bilgisayarını bilinçli kullanılmamasının
sorun hâline geldiğini görmekteyiz. Bu konuda aile bireylerinin yazılı
bir anlaşma yapıp uyulacak kuralları belki de esprili bir dille maddeler
hâlinde sıralaması ve imzalaması iyi bir yöntem olabilir
Güveninizi doğru biçimde ifade edin: Anne ve babaların
“Sana güveniyorum.” ifadesini öğrenciler genellikle “Senden
bekliyorum.” Biçiminde algıladıklarından bu ifadeyi sıkça kullanmak
olumlu bir etki yaratmamaktadır. Hatta kaygıyı
artırabilmektedir. Eğer çocuğunuzun gerçekten çalıştığını
gözlemleyebiliyorsanız “Ne kadar emek harcadığını görüyorum,
hiçbir emek karşılıksız kalmaz.” demek daha etkili olabilir.
Yüksek beklentiler oluşturmayın: Her çocuk anne ve babası
için dünyanın en güzel ve en zeki çocuğudur. Ancak her insanın
yeteneklerinin sınırı ve ölçüsü vardır. Öğrenciyi sınırlarının üzerinde
zorlamak, ulaşamayacağı hedefler konusunda ısrarcı olmak gerginlik,
kaygı, başarısızlık, güvensizlik ve mutsuzluk doğurur.
Sağlıklı olmayı önemseyin: Öğrencinin ruh ve beden
sağlığının her şeyden önemli olduğunu unutmayın. Fakat bu konuda da
aşırı hassas davranmayın
Karşılaştırmalardan uzak durun: Anne babalarda çok sık
gördüğümüz bir davranış türü de belki motivasyon amaçlı başvurulan ama
asla motivasyon yaratmayan, çocuğunun başarısını yakın çevredeki diğer
çocukların başarısıyla karşılaştırma eğilimidir.
“Komşunun kızı gece ikiye kadar çalışıyormuş,bütün gece ışığının açık
kaldığını görüyorum. Üstelik ev işlerinde annesine yardım da ediyor.
Onların ekonomik durumları iyi değil ama çocuk zehir gibi, nasıl da
çalışıyor, sen neden çalışmıyorsun anlamıyorum. Yediğin önünde yemediğin
arkanda, kendine ait odan var, odanda hiçbir eksiğin yok. Her istediğini
yapıyoruz ama yine de seni çalıştıramıyoruz.” türünde bir konuşma
genellikle tartışmayla biter.
Çocuğunuzu sadece kendisiyle karşılaştırmalısınız. Yani önceki
başarısı, önceki davranış biçimleriyle şimdiki durumunu karşılaştırmak
daha olumlu sonuç verecektir. Üstelik çocuğunuzu başkalarıyla
karşılaştırdığınız zaman onların da sizi başka anne babalarla
karşılaştırma hakkı doğmuş olur.
Sınav yaşamın en önemli olayı değil: Sınavı yaşamın tek ve
en önemli dönüm noktası gibi algılamak kaygıyı daha da artırır. Sınav,
yaşamın önemli olaylarından sadece biridir ve bundan sonra çocuğunuzu
bir sınavlar zinciri beklemektedir.